İnsanlar bir araya gelerek toplumu oluştururlar. Toplum içerisinde her yapıya sahip insanlar bulunur. Ancak, insanlar arasında yer alan ve her zaman her şeyi bildiğini zannedip kendisini çok bilmiş göstermeye çalışanlar vardır. Tabi kendilerini her yerde, her zaman çok bilmiş gibi gösterip sonuç olarak da şaşırıp kalırlar. Tilkinin yaptığı gibi.
Tilki aç açına “yiyecek, yiyecek” diye dönüp dolaşırken salkım saçak üzümler görmüş Üzümler yüksekte asılı tabiî ki.Tilki hop hop demiş birkaç kez sıçramış ama maalesef üzümlere ulaşamamış.
Sonunda bakmış olacak gibi değil . “Boş ver , bunlar daha olmamış .Hepsi de koruk zaten , yenmez” demiş ve ordan uzaklaşmış.
Uzaklaşmış ama karnını doyurmadan uzaklaşmış. Sadece ve sadece kendi kendini avutmuş.
Tilki gibi kurnaz olmak, problemlere pratik çözümler bulmak güzel, ancak onun gibi çok bilmiş olup yersiz mazeretler üretmek ne derece sağlıklı bilemiyorum. Tilki sadece kendisini avutmuş dedik, hiçbir canlı onu bu davranışından dolayı kınamaz veya dışlayamaz.
İnsanlar bu durumu toplum içerisinde sergiliyorsa, belli bir zaman sonra bulunduğu konumu kaybetmeye başlar. Artık söyledikleri, açıkladıkları insanlara inandırıcı gelmez. Toplum içerisinde güvensizlik baş gösterir. Bu durum toplumun sürekliliğini tehdit eden büyük bir olumsuzluktur. Bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak veya hiç yaşamamak en güzeli.
Türk toplumu olarak bizler, her zaman, her yerde, iyi günde , kötü günde birbirine destek olan bir milletiz.Kendi çıkarlarımızı değil toplumun çıkarlarını ön planda tutarsak, çok bilmişlik kendiliğinden yok olur ve toplumun sürekliliği mutlu bir şekilde sağlanır.Bireylerin mutluluğu toplumun mutluluğuna bağlıdır.
Toplumsal çıkarların ön planda tutulmasıyla sağlanmakta olan birlik ve beraberliğin sürmesi dileğiyle.
ARSİN-13.03.2008
CEMİL CAN